Yapılan araştırmalara göre kadınların çoğunun hayatının belirli dönemlerinde adet düzensizlikleri yaşadığı yönündedir. Uzmanlar bu sıkıntıyı yaşayan bekâr veya evli bayanların mutlaka tıbbi yardım almaları gerektiğini söylemektedirler.
Adet düzensizliği hayatı da felç edebilir. Stres, sürekli bunalım hali ve memnunsuzluk yaşayabilecek kişiler etraflarına negatif enerji yaymaktadır. İşin manevi boyutu bu şekilde iken biyolojik anlamda da sıkıntıların habercisi olabilmektedir.
Özellikle adet düzensizliği kadının üreme sistemi ile ilgili sıkıntılardan kaynaklanabilecektir. Normal bir kadının; 21 ile 35 gün arasında aylık çevriminin olması gerektiği ve bu gecikmelerin yumurtlama ile ilgili sıkıntılardan kaynaklanabileceğini vurgulamaktadırlar. Şu anki hayatlarında ya da ileriye yönelik düşünüldüğü zaman doğurganlık hayatlarının da risk altına girdiğini ve tedavi gerektiren bir durum var mı bakılması gerektiğini bildiren uzmanlar;
”Düzensiz adet tüm bedeni etkileyerek; sivilce problemleri, gerginlik, vücudun ödem toplaması, kısırlık gibi rahatsızlıkları da beraberinde getirebileceğini” söyledi.
Çoğu zaman yapılacak hormon tetkikleri ve ultrason görüntüleri ile bunun kaynağına rahatlıkla inilebileceğini sade bir dille söylemektedirler. Alınacak küçük önlemler ile ileri de oluşabilecek sıkıntılarında önüne geçilebileceğini açıklayan uzmanlar; her zaman biyolojik sıkıntılar karşısında adet düzensizliğinin yaşanmadığını, psikolojik sebeplerinde bu durumlara yol açtığını söylemektedirler.
[affiliate_news id=”673″]
Kaynak kimi zaman; bastırılmış duygular, aşırı bebek isteği, isteksiz yapılan evlilikler, sınav stresi, kayınvalide faktörü gibi günlük sıkıntılar olabileceği gibi ruhsal çöküntülere yol açmış ani kayıplar da ciddi derecede adette sapmalara sebep verdiği ve bu durumlarda hastaların psikolojik destek almaları gerektiğini söylemektedirler.
Kadın doğası gereği her ay yumurtlayacak ve bu yumurtayı adet kanı olarak vücut dışına atacaktır. Bu düzen bozulursa tüm düzenin alt üst olabileceğinin önemini vurgulayıp bu durumların geçiştirilmemesi gerektiğini de yinelemektedirler.