Çocukluğumuzdan bu yana kadar gelen zamanda duyduğumuz bir söz vardır; “güneş girmeyen yere doktor girer” diye ve buradan anladığımızda güneşin yararlarıdır. Ne yazık ki günümüzde güneş bu kadar yararlı değil. Günden güne artan güneşin zararları birçok cilt hastalığına neden oluyor. Bu yüzden güneşten alabileceğimiz vitamini alalım fakat zararını almayalım. Cildimizi güneşten nasıl korumamız gerektiğini diğer yazılarımızda bahsetmiştik fakat cildimizi tanıyor muyuz? Ya da cildimizi ne kadar tanıyoruz?
Bunu anlayabilmek için öncelikle yüzümüzü temizleyiciler yardımı ile temizlemek ve kurulamak. Ardından yüzümüzü örtecek kadar bir pelür kağıdı edinelim. Temizleme ve kurulama işlemi bittikten sonra pelür kağıdını yüzümüze kapatalım. Parmak uçlarımızla kağıdın üzerine bastırarak yüzümüzün her tarafına bastılarım. Daha sonra ışık altında kağıda bakalım. Şayet eğer kağıdın her yerinde çizgiler varsa cildiniz yağlıdır. Eğer alın, burun ve çene kısmında lekeler varsa cildiniz karmadır. Eğer kağıt üzerinde hiç bir şey görünmüyorsa cildiniz kurudur.
Peki Cildiniz Ne Kadar Hassas?
Cildinizin hassas olup olmadığını anlayabilmek için bir çay kaşığı alın. Sapın yardımı ile alnınıza hafif bastırmadan artı yapın. Eğer Çay kaşığı sapı ile çizdiğiniz yerde iz olmadıysa cildiniz normal, eğer bu çizgiler kızardıysa cildiniz hassas demektir.
Şimdi cildinizi az da olsa tanıdınız. Nasıl temizleyiciler ve tonikler kullanıyorsunuz? Cilt tipinize uygun mu yoksa temizledikten sonra yanlış kullandığınız nemlendirici ile her şeyi bozuyor musunuz? Bunlara dikkat etmelisiniz.
Kendinizi ve cildinizi sevin.
