Türkçe’mizde evrim kelimesi biyoloji dışında pek kullanmadığımız bir kelime değil. Ancak birçok dilde evrim, gelişim ve iyileşme kelimeleri birbirlerinin yerine kullanılabilirken, iş biyolojiye geldiğinde bu durum pek de geçerli olmuyor. Çünkü evrim biyolojide hep daha iyiye gidişi ve gelişimi ifade etmeyebilir. Organizmaların yeni özellikler ve beceriler kazanırken, bazılarını da kaybettiği durumlar da evrimin konusu. Bu bazı insanların ters, geriye doğru evrim yada bozulma olarak tanımladıkları şeydir.
Biyolojide Bozulma Diye Bir Şey Var mı?
Birçok biyolog bozulma diye bir tabirin bilimsel açıdan kullanılamaz olduğunu savunuyor. Bunlardan Michael J. Dougherty, Scientific Amerikan dergisine verdiği demeçte; biyolojik açıdan bozulma diye bir şey olmadığını savunuyor. Ona göre, evrime iyi yada kötü biyolojik açıdan her türlü değişimdir demek daha doğru. Evrim organizmaların, mevcut çevrede daha çok yavruyu besleyebilecekleri ve bu amaç için hayatta kalabilmelerini sağlayacak uyarlamaları (adaptasyon) geliştirmeleri olarak tanımlanabilir. Yani amaç, daha çok yavruya sahip olabilmek, daha iyisine değil. Koşullar bunu sağlayacak olursa, yüzgeç sahibi olmak ayak sahibi olmaktan daha çok sayıda canlının yaşamasına sağlayacak ve ayağın yüzgeçten daha iyi olmasının bir anlamı olmayacaktır.
Bir Ara Başlık “Müslüman Türk Bakışıyla Evrim”
Evrimin dinle çelişmesi durumu geçtiğimiz aylarda, milli eğitim biyoloji müfredatından evrimin çıkarılmasıyla sonuçlandı. Evrimciler Darwin teoriyi ortaya attığından bugüne, teoriyi sürekli güncellediler ancak doğacı felsefe naturalizmin herşeyi Tanrı yokmuş gibi açıklama gayretinden dolayı; evrim, Tanrısızlığın temel dayanağı haline getirildi. Etki tepki misali, Tanrıcılar tarafından da sürekli hedef tahtasında kondu. Halbuki Evrimin bütün anlatımında bir amaç, bir hedef vardır, ancak amaç belirlemek, gaye edinme yetisine sahip tek organizma insandır. Ona da kendini evir dense o dahi o güce sahip değildir. Hiçbir felsefe bir canlının soyunu sürdürme, daha iyi avlanma gibi nedenlerle kendi kendini evrimleştirmesine açıklama getiremez. O yüzden doğacı bilim adamları felsefeyi bir kenara bırakıp, olana odaklanmayı seçtiklerini söylemişlerdir. Olan nedir? Canlının soyunu sürdürme amacı ve genin bencilliği. Müslümanlar için ise pek ala Tanrının yaratma yolu, “Sünnetulah” olarak görülebilir. Bu konuda ;
Doğa Ters Evrimle Doludur
Ters Evrime en açık örnek olarak penguenler verilebilir. Penguenlerin evrim geçmişlerine bakarsanız, onların uçan bir kuş olduğunu görürsünüz. Penguenlerin, 60 milyon yıl önce uçma kabiliyetlilerini kaybettikleri, bugün fosil örneklerinden biliniyor. Günümüz çalışmaları da penguen kanatlarının suya daldıklarında avlarını yakalamak için etkili bir araç olduğunu fakat avı yüzeye çıkarmak için o kadar da kullanışlı olmadığını göstermektedir. Evrimin hep bir maliyeti vardır aslında. İyi bir yüzücüsünüzdür yada uçma kabiliyetiniz iyidir, ama ikisinde de iyi olabilir misiniz? Penguenlerde uçma kabiliyetinin körelmesi başka kapıları açmıştır. Daha iri yapıya kavuşmuşlardır ki soğukta ayakta kalabilsinler, kemikleri daha yoğunlaşmıştır ki su yüzeyine kolayca çıkabilsinler. Penguenler ters evrimle gerilememiş, bazı özellikleri daha kuvvetlenmiştir.
Daha başka örnekler de yok değil. Yılanların, bir zamanlar bacakları, kuşların ise dişleri olduğu düşünülmekte. Bir diğer ilginç örnekte, balinaların ataları bacak sahibi olup karada yürümeye başlamışken, daha sonrakiler denizde yaşamlarına devam etmiş ve zamanla bacaklarını kaybetmişlerdir. Evrimde, her basamak aslında organizmanın, daha çok yemesi, daha uzun süre hayatta kalması ve daha çok üremesi içindir. Şu açıdan bakarsak, balinalar ve su aygırı aynı evrim zincirinden gelirler. Su aygırının bacakları hala var. Her birini kendine ait doğal yaşamlarında izlerken Su aygırları daha çok evrimleşmiş diyebilir misiniz?